Pankreas
Besinlerin sindirilmesine yardımcı olan enzimleri sentezler. Kandaki şeker seviyesini sabit tutmaya yardımcı olan insülin hormonunun salgılandığı yerdir. Eğer Pankreasta bir dengesizlik yaşanırsa, diyabet ya da hipoglisemi ortaya çıkar. Pankreas özgürlüğün, gücün, kişinin kendi üzerindeki hâkimiyetinin, “ben” tanımının simgesidir. Çok fazla duygu yaşandığında, bunları sindirmekte güçlük çekilebilir. Pankreas içindeki sevgiyi ifade etme ve bütünleştirme kapasiteyi temsil eder. Öfke gibi zıt duygularla acı yaratmadan başa çıkma kapasitemi simgeler.
Pankreastaki bir sıkıntı duygularda bir bozukluk ve karışıklık olduğunu gösterir. Duygularını sindirmekte güçlük çekmenin sebebi de tam olarak budur. Diğer insanların üzerinde güç ve kontrol sahibi olma isteği de rahatsızlığa sebep olabilir.
Engellere karşı içsel bir savaş sürdürmek, yeni zorluklarla karşılaşmaktan korkmak da sebep olabilir. Pankreastaki işlev bozuklukları genelde sevilen birinin kaybı, üzerinde sarsıcı etki yaratan bir şok gibi travmatik olayların ardından meydana gelebilir. Takıntılarla ve kafa patlattığın düşüncelerle de bağlantılıdır. Herhangi bir çözüm bulmaksızın, sürekli aynı düşüncelere “kafa yormak” da Pankreası zorlar. Kibirli bir tavır takınmaya eğilim göstermek, bazı durumlara öfke beslemek gibi. Küçük düşürülen bir durumda kendini savunmakta güçlük çekmiş olmak da mümkündür. Fazladan bir çaba harcamak yerine, vazgeçmeyi seçmek Pankreas sorunlarına yol açabilir.
Mide genel olarak şöyle:
Mide besinleri alır ve vücudun vitamin, protein gibi farklı ihtiyaçları karşılamak için sindirir. Her midenin kendine has bir işlev şekli vardır. Genel formu benzer olsa da, sindirim bir kişiden diğer kişiye değişiklik gösterebilir. Mide, kişinin gerçekliğini ne şekilde özümsediğini, bu gerçeklikle nasıl bütünleştiğini, yeni fikir ya da durumları sindirebilme kapasitesini yansıtır. Açıklık derecesini ve hayata tepki veriş şeklini gösteren bir barometre ile karşılaştırılabilir.
Yeni fikirleri hayata açıklıkla ve yargısız bir şekilde kabul etmek gerekiyor. Şimdi gelelim mide hastalıklarına sebep olabileceklere:
Mideyi etkileyen rahatsızlıklar ‘günlük bazdaki olaylarla’, varoluşunun materyal ve anneliğe özgü tarafıyla bağlantılıdır. Mide hayattaki olay ve durumları sindirme, özümseme ve bütünleştirme şeklini temsil eder. Mide sorunları gündelik gerçeğin istek ve ihtiyaçlarla çatışma halinde olduğunda ortaya çıkar. Bu çatışmalar genelde aileyle, arkadaşlarla ya da iş ilişkilerinde gerçekleşir. Çok ciddi endişeler yaşamak mide sorunlarına yol açabilir. Bazı şeyler midede kalır, kişiyi hayretler içinde bırakır. Geçmişe tutunma eğilimi göstermek, kendini ve diğer insanları affetmekte güçlük çektiği için düşünceleri ve duyguları sindirmek pek kolay olmaz. Eğer iletişim kurulmazsa ya da bazı şeyler saklanırsa, mide tepki verir. Eğer kendine kızdığın konular varsa ya da gönlün rahat değilse, maalesef mide rahatsızlıkları ortaya çıkabilir. Eğer mideye kramp giriyorsa, hayattaki hangi duruma büyük bir güvensizlik hissettiğini sorgulamak yerinde olacaktır; Kendini kaybolmuş gibi hissetmek ve bu durumun çözümsüz olduğuna inanarak kendine kızmakta. Mide spazmları genelde sevgiye, ‘duygusal besinlere’ ve yemeğe duyulan ihtiyaçla ilgilidir. Yemek şefkati, güvenliği, ödülü, ve hayatta kalmayı temsil eder. Eğer hayatta bir boşluk hissedilirse, bu boşluğu yemek yiyerek doldurmak istenir. Özellikle de ayrılık, ölüm, kayıp ya da parasızlık anlarında!
Ayrıca, yaşanılan hoşlanılmayan ve sindirilmeyen belli durumlara durmaksızın kafa yormak ve geçmişteki olayları kara kara düşünmek, aynı tavırları ve aynı olumsuz duyguları tekrar yaşamaya eğilim göstermek sorun yaşatacaktır: Mide yaşanmamış duyguları sindirmekte zorluk çeker.
Kalp
Kalp hem zihinsel hem de duygusal enerjileri kapsar. Evi, sevgiyi, neşeyi, yaşama gücünü ve güvenliği simgeler. Sembolik olarak kalbin sağ tarafı babayı, sol tarafı anneyi temsil eder. Kalp enerjisi tüm vücuda, özellikle de boyun ve karın boşluğu arasına yayılır. Kalp vücuttaki hayat (kan) akışını sağlayan bir çeşit enerji pompası görevi görür. Kan dolaşımı mutluluk, denge, yaşam sevinci ve iç huzur için hayati önem taşıyan enerjiyi dağıtır. Eğer ‘kalbinin söküldüğünü, tüm benliğinin yaralandığını, etrafındaki insanların sevgisi ile yeteri kadar beslenmediğini, hayatı çok ciddiye aldığını hissettiğin olay yaşarsan kalbin buna tepki verir. Bir kalp rahatsızlığı sevgiyle ilgili temel bir bakış açısını kapsar. Sevgiye, şefkate ve bağışlayıcılığa ne kadar odaklanırsan, kalbin de o kadar neşe, huzur ve coşkuyla çalışır. Kalbin duygusal olarak sağlamlaşır ve tüm hayal kırıklarından korunur. Dengesizlik yaşandığında, sevgi akışında bir aksaklık söz konusu olduğunda ya da duygularına karşı hassaslaştığında kalp atışlarının ritmi değişir. Kalbini sevgiye açmayı kabul et. Kendini hasta edecek kadar eleştirmeyi bırak. Herşeyin ötesinde kendini affetmeyi kabul et.
Kalp krizi fazla ileri gittiğini, önemsiz detaylara çok fazla ilgi gösterdiğini anlatmak için vücudun çaresizce gönderdiği bir mesajdır.
Sahip olduklarına el konulduğunu ya da konulacağını hissetmek. Hırsların ve kıskançlık duygunun üst seviyede olması. İnsanların sahip
olduklarına kıskandığı izlenimine bile kapılmak Kalp sorununa yol
açabilir.
Sevgiyi ne kadar hissedebiliyor ve insanlara ne şekilde ifade edebiliyorsun? Veya kendini bir başkası olmaya zorluyor öusun?
Kendini çok ciddi bir şekilde küçük görmek, bu da herhangi birinin hayatına ve kalbine girmesine izin vermene engel olur.
Kalp sevgiyle ve şefkatle olduğu kadar, bu kavramların tam tersini işaret eden kin, nefret ve reddetme ile de ilişkili olabilir.
Öfkelenmek yerine sakin kalmayı kabul edip;
Sevilmeyi ve yardım görmeyi hak ettiğini kabule geçebilirsin.
Beyin
Beyin ile ilgili sorunlarda sol yarım küre mantıkla ile ilgili sağ yarım küre duygular ile ilgilidir. Beyin ile ilgili sorunlar yaşanılan her şeyi kafa ile ve mantıkla anlamaya çalışmak olduğunu gösterir. Temas halinde olmaktan korkulan duyguları bir kenara itip kendini bu duyguların faydasız olduğuna ya da faydadan çok zarar getireceğine ikna etmeye çalışmak.
Kişinin önüne sunulan yeni bilgi ve ögeler vardır ama bunların üzerine düşünmek istemez dolayısıyla fikir değiştirmek ve hata yaptığını kabul etmek son derece zordur.
Beyin olaylar ya da durumlar tarafından zorlandığını ya da bastırıldığını hissettiğinde, aynı anda birden fazla yöne gitmeye çalışıp denge kaybı yaşar.
Bireyselliği ve kim olduğunla ilgili deneyimleri yitirmekten korkmak. Hem kendi Kontrolünü hem de başına gelenlerin ve gelme ihtimali
olanların kontrolünü kaybetmekten endişelenmek.
Sorumlulukları çok büyük bulup bu durumdan kaçma isteği epilepsi krizine sebep olabilir.
Aşırı yüklenilmişlik duygusu zihinde abartılan olayların bir sonucu olabilir. Epilepsi aynı zamanda ölüm, hastalık, birini kaybetme gibi korkuların sonucu da olabilir.
Mesela Menenjit çok güçlü dış baskılarla mücadele etme konusunda özellikle zihinsel düzlemde zayıf ve yetersiz olduğunu uyarır. Aşırı hassas olup her şeyi çok daha yoğun yaşamak kişiyi derinden etkiler. Düşünceler öyle çok ve öyle dağınıktır ki bir süre sonra beyne baskı yapmak Menenjite sebep olabilir.
Parkinson hastalığı da Beyindeki sinir merkezlerinde özellikle de hareketleri kontrol eden bölgelerde bozulma meydana gelmesidir.
Her şeyi kontrol etme isteğine eğilim varsa bu hastalık kişiye başkaları üzerinde kontrol sahibi olamayacağını gösterir. Hem de daha kendi uzuvlarını kontrol edemezken!
Beyin felci ise çok ilginç gerçekten, annenin, babanın, toplumun geçmişteki hataları bir şekilde tamir etmeyi uman ya da atalarının onunla ilgili beklentileri söz konusu olabilir. Ailenin itibarını kurtarabilecek rolü üstlenmek beyin felcine yol açabilir.
Romatizma
Hareket sisteminin düzgün işleyiş göstermesine engel olan ağrılı ve genelde kronik bir hastalıktır. Eklemlerde sertlik meydana gelir ve bu sertlik hareket etmeyi zorlaştırır.
Bu hastalık bazı kişi veya durumlara karşı sert, esnek olmayan ve inatçı bir tavır takınıldığının işaretidir.
İncinmekten korkmak; bu yüzden kendine farklı bir imaj çizmek, dışarıya karşı “herşeyin yolunda olduğu” mesajını vermeye çalışmak ama derinlerde bir yerde durumun böyle olmadığını gayet iyi bilmekten çıkar.
Kişi kendi dünyasında bütün adaletsizliklerin kendi başına geldiğini düşünür ve kendini kurban gibi görür.
Sürekli “küçük sıkıntılara” kafa yormak, bu da beraberinde kendini ya da diğer insanlara karşı eleştirel bir tavır takınmaya neden olur. Kendine hiç şans tanımamak; hiçbir şeyi beğenmemek ve hayatın acı olduğuna inanmak Romatizmaya sebep olanlardan bir tanesi.
Bir noktada ikilem yaşanılan bir durumla ilgili kişi kendine acı çektirmesi. Örneğin: Çocuğuna vurup ve sonra bundan pişman olmak. Bu hareketi yapan elin romatizmadan etkilenmesi kuvvetle muhtemeldir.
Birinin sizi manipüle etmek istediğini ya da ihanet ettiğini mi düşünüyorsun?
Akut eklem romatizması kişinin kendisinden uzaklaşmak üzere olan, değer verdiği birinin sevgisini kaybetmekten korktuğunun altını çizer.Sonuç olarak Sevgiye çok ihtiyaç duyduğunu kabul etmesi.
Kişi kendisiyle ilgilenmeyi ve duygularını dengelemeyi öğrenmesi romatizmasının azalmasına faydalı olacaktır.
Kurban rolünü bir kenara bırakması ve sabırlı olup, kendine olan yolunda gerekli olan değişiklikleri gerçekleştirirken kendine baskı yapmaması yeterlidir. Alzheimer neden olabilir?
FMF (Akdeniz ateşi) neden olabilir?
Migren
Migren yaşam gücünü azaltır. Hayatın içine karışmak yerine, köşeye çekilmeye sebep olur. Migren, görme ve sindirim bozukluklarıyla bağlantılıdır: Kişi hayatında olup biteni daha fazla görmek ve sindirmek istemez. Migren, kişinin karar veremediği bir olayla ilgili endişe ve öfkeyi de kapsar. Ayrıca, her zaman yapılması, başarılması gereken bir şeyler olduğunu düşünüp ya da kendisinden sürekli bir şeyler beklendiği hissine kapılır.
Migren genelde yaşanılan rahatsız edici bir olayın ardından ortaya çıkar. Hayat ritminde meydana gelen bir değişim ve kişinin bu ritme ayak uydurma konusunda yaşanılan zorluk da migreni tetikleyebilir.
Migren, kişiden istenileni gerçekleştirme konusundaki yetersizliği ile bağlantılı direnci ortaya çıkarır. Ulaşması gereken ve gözüne erişilmez görünen hedefe çok kafa yorduğu için Baş “aşırı derecede ısınır” ve ağrır; âdeta bir “düdüklü tencereye” dönüşür. Basınç öyle yüksektir ki çözümün ne olduğu ya da hangi tavrı benimsenileceği bir türlü bilinmez.
Bu basınç özellikle iş ortamında aşırı sorumluluk alma ve/veya aşırı performans gösterme isteğinden kaynaklanabilir. Tutkulu olunan bir konuyla ilgili kendini durdurmakta güçlük çekilir. Düşünceler, aşırı yükle dolu zihin, kişisel ihtiyaç ve isteklerin arasında bir çatışma vardır. Özellikle zihinsel anlamda kişi kendisini çok yetenekli mi yoksa oldukça yetersiz mi hissediyor? Veya, neden kendisine bu kadar kızgın ya da neden bu kadar nefret dolu?
Ayrıca bilinçli veya bilinçsiz, kendine babasının kimliğiyle ilgili sorular sorabilir. Bir başka konu ise, Yaşam çerçevesinin mevcut duruma göre ayarlanması gerekir ama tanıdık olanı bırakıp bilinmezliğe doğru ilerlemek bir hayli zordur.
Eğer migren alın bölgesindeyse, hangi durumun kişiyi eksik veya çaresiz hissettiğini sormak önemlidir. Kişi daha iyi performans göstermek ve bir çözüm bulmaya ihtiyaç duyar fakat özellikle zihinsel kapasitenin kısıtlı olduğunu hisseder.
Kişiye durmak için zaman tanıyan migren daha çok sevgi ve ilgi görmenin bir yolu da olabilir.
Migren kişinin değiştirmesi gereken şeyler olduğunu söyler ve bunun farkına varması gerçekten çok elzemdir.
Egzama
Egzama kırmızı alanlarla sınırlı bir cilt rahatsızlığıdır. Hem yetişkinlerde hem çocuklarda görülebilir. Egzama, kişinin aşırı hassas bir insan olduğunu gösterir.
Kendisini sevmeyi öğrenmediğinden ve incinmekten korktuğu için, çoğunlukla başkalarının kendinden beklentilerine göre yaşar. Terk edilmekten korkar. Eğer egzaman varsa, öncesinde yoğun bir ayrılık travması yaşamış olabilir kişi; bu durum yeni bir eve taşındığında, okul veya sınıf değiştirdiğinde ya da ileri tarihli bir ayrılığa davetiye çıkaran bir tartışma yaşandığında gerçekleşmiş olabilir. Bu duygu henüz annesinin karnında olduğu zamanlara bile dayanabilir ve kişi sonrasında yeni yaşam koşullarına alışmakta güçlük çekmiş olabilir. Değerleriyle dalga geçildiğini ve derin benliğinin reddedildiğini hissedebilir. Hayatının üzerinde güç sahibi olamadığı izleminine kapılır.
Eğer egzama vücudunun geneline yayılmışsa, bu ayrılığın aniden, tümden ve beklenenden daha erken yaşandığına işarettir. Cildin imdat çığlıkları artarak yardım için çağrı gönderiyor gibi; örneğin: egzama sadece ellerdeyse, çok yakın olduğu ve sevdiği evcil hayvanını kaybetmiş olabilir. Evcil hayvanını elleriyle tutmaya alışık olduğu için, kayıptan sonra egzama özellikle o bölgede konumlanır.
Dirsek veya dizlerde çıkan egzama kişinin kendi kabuğuna çekildiğini ve bu durumdan hoşnut olmadığının göstergesidir. Bu kişiyi yalnızlaştırır, daha da içe dönmesine ve kendisini küçümsemesine neden olur.
Farkında olmadan, duygusal olarak “tahriş edilmiş” de olabilirim. Bu durumda kişi kendini korumak, incitildiği ya da tehdit altında olduğu hissinden uzak durmak için egzamayı kullanarak diğer insanlarla arasına fiziksel bir bariyer inşa eder.
Bebeklerle ilgili durum şöyledir: Sevdiği insanlarla, özellikle de anneyle daha fazla fiziksel temasa ve sıcaklığa ihtiyaç duyar.
İster çocuk olsun ister yetişkin, egzama kişinin uzun zamandır sakladığı “özüne” yeniden kavuşmak için nelerden kurtulmasının gerektiğini anlatır.
Kişiliğini demir parmaklıklar ardına hapsettiğini anlatır, hiçbir şeyi hak etmediğine inanarak kendini cezalandırdığını ve yüzeysel olarak yaşamayı tercih ettiğini gösterir. Oysaki, Kişinin kendisine vermediği hiçbir şeyi başkaları ona veremez. Buradaki zikre ve telkinlere kendi can kulağını açtığında temiz bir başlangıç yapar.
Böbrek sorunlarına sebep olabilecekler
Böbrekler hayatla yüzleşmeye yardımcı olur. Tansiyonu kontrol etmede rol oynar. Böbrekler vücudu atıklardan temizler; dolayısıyla sembolik anlamda içinde barındırdığın olumsuz düşünüleri boşaltarak, kirliliğe yol açan her şeyi dışarı atarak temizlemeye yardımcı olur. Böbrekler duyguları filtreler. Kişinin iç dünyasıyla ilişkisi iyi ise, Böbrekleri işlevini düzgün şekilde yerine getirir. Böbrekler istikrarı ayırt etme kabiliyetini ve dengeyi temsil eder.
Böbreklerin işlevini düzgün şekilde yerine getirememesi, eski duygusal davranış kalıplarını içinde tuttuğunu ve serbest kalmaya ihtiyaç duyan olumsuz düşünceleri baskıladığının işaretidir. İçinde tutulan eski duygular çoğunlukla kendilerini Böbrek Taşı olarak açığa çıkarır. Sürekli hesap kitap yapıp, sahip olduklarını ya da neleri kaybedebileceğini göz önüne alan Böbrek sorunları yaşayabilir.
Veya kişi kendini bir harabeden farksız olduğu izlemine kapılabilir, içi pişmanlıklarla dolu, geçmişe dönük bazı şeyleri değiştirebilmeyi çok ister.
Böbrekler aynı zamanda korkunun merkezi olarak bilinir. Böbrekler zayıfladığında ya da hasar gördüğünde, ifade etmek istenmeyen ya da kişinin kendisine bile itiraf edemediği bir korku söz konusu olabilir.
Hayatı; gözünde son derece adaletsiz bir yer olarak görür, karar almakta zorluk çeker kendisi için neyin iyi ya da neyin kötü olduğunu ayırt etmekte güçlük yaşar.
Kişi ne kendisiyle nede başkalarıyla huzurlu bir hayat yaşayabilir.
Gerçekle Hayal arasındaki farkı ayırt edemediği için öfkelendiği ve hayal kırıklığına uğradığı zamanlar vardır.
Dünyanın bütün sıkıntılarını kişi kendisini ilgilendirdiği izlemine kapılır.
Hayatla yüzleşememekten korkar ve kendini tüm duygularından koparır.
Böbrek sorunları genelde ölüm korkusu yaşanılan bir kazanın ya da travmatik bir olayın ardından ortaya çıkar.
Bach Çiçek Terapisiyle Zihniniz, Bedeniniz ve Ruhunuz Dengeye Kavuşsun.
• Sevdiklerinizin başına bir şey geleceğinden endişe ediyorsanız…
• Yaşadığınız şoku atlatamadıysanız…
• Suçluluk hissi sizi yiyip bitiriyorsa…
• Çok şüpheciyseniz…
• Can sıkıntısından muzdaripseniz…
• Seçeceğiniz yol konusunda kararsızsanız…
• Hatalarınızdan ders çıkaramıyorsanız…
• Devamlı onay görme ihtiyacındaysanız…
• Uykusuzluk çekiyorsanız…
Estetisyen & Fitoterapist & Farkındalık Rehberi Burçin Üre Salnur